Yanlış hevesler

Bir film izliyorsunuz, sahnedeki adam ölüyor, kalp krizinden mi, cinayetten mi orası farketmez.
Filmin en heyecanlı yeri de olsa umrunuzda değil. Filmi bırakıp, dikkat kesiliyor ve ölen adamın karnına, göğsüne bakıyorsunuz, nefes alıyor mu diye.
Almadığını gördüğünüzde de şöyle düşünüyorsunuz; Hmm, demek ki nefesini tutmuş.
Tabi ki nefesini tuttu, oyuncu o.

Heyecan yok, filme devam.

Çeşitli promosyonlar

Normal bir insanın, cep telefonundan ayda 500 mesajdan fazla atmayacağını bilen bu operatörler, çıkıp pişkin pişkin, al sana ayda 10bin al sana 15bin mesaj hediye diyor ya... Çıldırıyorum.
Neyse ki bunlara haddini bildirmek amacıyla sürdürdüğüm çalışmalar sonuç vermeye başladı. Geçtiğimiz aylarda haber olan, dünyanın en çok SMS atan kızıyla bağlantıya geçtim(Ayda yaklaşık 8bin SMS). Kızımızı bir süre ülkemizde misafir edecem. Bu sırada da kendisini klonlayıp etrafa salmayı düşünüyorum. Haydi ondan sonra ver bakim ayda 10bin sms.

Uzaydaki uydundan ateş çıkaracaz senin.

Çocuklumisafirfobik

Karanlık fobim yok, yüksekten fazla korkmam, kapalı alanlarda da kalabilirim hiç sorun değil. Ama eve küçük çocuğu olan misafirin geleceğini duyduğum an kaçacak yer ararım.
Kapının çalması, ailenin içeri girmesiyle o çocuğun sesinin duyulması, odana kapanmışken kapının önünden geçen minik silüet ve her an içeriye girme ihtimali...

İşte budur fobilerin en büyüğü.

Sahte gülüşler

Sevgili Kentaki Amca;
öncelikle o yüzündeki sahte gülümsemeyi sil, alırım aklını.
O pozu verdikten sonra kin dolu bir yüz ifadesi takınıp, "şimdi biraz da tavuk DNA'sıyla oynayayım" diyerek çiftliğe gittiğini hepimiz biliyoruz.
Zavallı tavuklar adına seni boykot ediyorum. Benim gibi 3 kişi seni boykot etse yılda nerden baksan 20-30 TL zarardasın.

Adam gibi sağlıklı tavuk satmazsan bayramda torununa vereceğin harçlıktan olursun böyle işte.

Seyir zevki

Kimi Lost izler kimi Prison Break.
Ben ise kötü kanallarda gece yarısı verilen 15 dakkalık ürün reklamlarını izliyorum. İzlediğim başka hiçbir şeyden de bu kadar zevk almıyorum. Ab Shaper reklamlarıyla büyüdük biz. Lazer bıçak seti reklamı favorilerimden biridir. Çok sürükleyici ve müthiş sahneler var. Özellikle ekmek bıçağının demir telleri kestiği sahne muhteşem. Bir günde 10 kilo vermiş etkisi yaratan korse reklamları ise görsel açıdan beni pek sarmıyor.
Şimdilerde ise zamane gençleri bu önemli yapıtları yüzüstü bırakmış durumda. Varsa yoksa Lost.

Özümüze dönelim

Amman ha

"Bi daha mı gelecez dünyaya" şeklinde çok tehlikeli bir söz öbeği var. İnsana yapmayacağı şeyleri yaptırıyor.
Bir bakmışsınız olmayacak şeylere acaip paralar harcıyorsunuz, bir bakmışsınız olmayacak zamanda olmayacak yerdesiniz. Hepsinin altında "Bi daha mı gelecez dünyaya" yatıyor.

Amman diyim, gaza gelmeyelim.

Teknoloji ve anneler

Teknolojik gelişmelerin sökmediği tek varlık var şu dünyada; Anneler.
En yeni ekran kartlarını, işlemcileri aylarca beklediniz, yalvar yakar aldırdınız, evinizde son model bilgisayar var.
Derslerini aksatırsan, o bilgisayar anında toplanıp kutusuna konur, evdeki en yüksek rafa kaldırılır. Sen notları düzeltene kadar teknoloji bambaşka bir boyut almıştır bile.

Teknolojiye yetişmek istiyorsan, anne sözü dinle.

İstiyoruz

Şu kadın milleti çok fena. Bin yıllık çilek meyvesini nasıl da himayeleri altına aldılar. Şöyle rahat rahat çilek yiyemiyoruz.
"Güzel kızlar çilek yer, seksi kadınlar çilek yer."
Böyle bir algı yaratıldı toplumda. Sadece biz değil, çirkin kızlar da rahatsız bu durumdan.
Erkek adam istediği yerde çıkıp elma armut yer, ama çilek yerse mahallede adı çıkar.
Bir tane makyaj ürünleri kataloğunda da kırmızı ruj sürmüş kadının ağzında çilek yerine karpuz görelim artık.

Erkekler ve çirkin kızlar adına; Çileğimizi geri istiyoruz.

İpeksi dokunuş

Neutrogena diye bir krem var. Reklamında ne diyor; Norveçli balıkçıların tercih ettiği el kremi...
Merak ediyorum;
1-Adam hayatını balıkçılığa vermiş, sabahın 5'inde kalkıyor okyanusun ortasına gidiyor, balina yakalıyor, kesiyor, doğruyor. Bu adam gece limana dönünce açıp el kremi sürer mi? Delikanlıya yakışır mı?
Öyle balıkçıya hamsiler güler.
2-Ev hanımıyım ben, bulaşıktan az biraz elim kuruyor okadar, Norveçli balıkçıya benzer halim mi var?
Ayıp ediyorsun.

Strateji yanlış.

Fala inanma, falsız kal

Aranızda falcıya inanan insanlar var. Ayrıca falcılarına çok güveniyorlar, fanatikler. Onlara sözüm yok.
Bir de falcıya gidip, falcının söylediklerine inanmakla inanmamak arasında tereddüte düşenler var. İşte sözüm onlara;
kendinizi çaresiz hissedip falcının sözlerine inanacak gibi olduğunuzda aklınıza getirmeniz gereken tek şey var;

Falcılar da kabız olur.

Mehmet Pırasa

M.P diye bir ayakkabı markası var. Yalan yok, dandik marka. Ama en azından kendiyle barışık. Kötü bir marka olduğu için hep çirkin reklamlar yapıyor. Bir tane göze hoş gelen reklamını görmedim daha.
Kendiyle barışıklığı ve tüketiciyi aldatmak için aslında çok iyi bir markaymışcasına göze hoş gelen reklamlar yapmadığı için kendisine teşekkür ediyoruz.

Sağol M.P

Görev adamı

Sofraların nuru mısır. Sen tam bir görev adamısın, seninle gurur duyuyorum.
Salataya renk lazım; Mısır
Sinemaya heyecan lazım; Patlamış mısır
Tencere boş kalmasın; Haşlanmış mısır
Haşlanmış mısır sevmiyorum; Közde mısır
Sofraya un lazım; Mısır unu
Biraz da nişasta lazım; Mısır nişastası
Evde ayçiçek yağı kalmadı; Mısırözü yağı
Kahvaltıda ne yiyeyim; Mısır gevreği

Mısır; ailenizden biri...

Muhit isimleri ve AB

İstanbul'a yeni gelmiş olsam, hiçbiryeri bilmesem, önüme tüm muhit isimlerinin olduğu bir liste koysalar, hiç tereddüt etmem, İdealtepe'yi seçerim.
Artık AB'ye girmek istiyorsak Kadıköy, Mecidiyeköy, Ortaköy gibi çeşitli muhitlerimizdeki "köy" ekini kaldırıp onlara da İdealtepe gibi 21. yüzyıla yakışır isimler vermeliyiz.

Mecidiyecity, Kadışov vs...

Önemli not: Başıbüyük semtinin isminin olduğu gibi kalması bize AB'ye girmede büyük avantaj sağlayacaktır.