Yeni nesil çete

Gün geçmiyor ki ülkemizdeki çeteciler yeni dolandırıcılık yöntemleri üretmesinler.
Sevgili çeteci abilerimize bir yöntem de benden armağan olsun; "Apartmanda altın günü çeteciliği"
Sistem şöyle işliyor, önce çok tonton, sevimli mi sevimli bir teyzeyi çete kadromuza katıyoruz, bu teyzeyi orta halli bir mahallede bir apartmana yerleştiriyoruz.
Teyzeyi doğal ortamına bırakınca çevreyle ilişkilerini kurmaya başlıyor ve  normal olarak bir süre sonra apartmandaki altın gününe davet ediliyor.
Bu noktada teyzenin tontonluğunu ve cinliğini kullanıp "e hadi bende toplanalım bari, ben de herkesle kaynaşmış olurum" şeklinde bir sevimlilik yapması şart. O da olmazsa en fazla 2 veya 3. altın gününde herkesi kendine toplaması lazım.
Apartmanda 10 kat x 4 daire desek = 40 daire eder. 40 dairedeki 40 bayanın 30 tanesi altın gününe katılıyor olsa her altın gününde ev sahibine 29 altın gelir. Üçüncü altın gününü bizim teyze düzenlese, 2 altın vermiş 29 altın almış olur. Günün hemen ardından bizim teyze sırra kadem basar.
Aynı yöntemle 10 teyze çalıştırsak verilen altın 20, alınan altın 290.

Onun da kâr hesabını sen yap artık.

Yemin içerim ki

Oturdum düşündüm; acaba dilimizdeki en inandırıcı yemin sözü nedir diye.
"Allah çarpsın" la başladım işe.
Dinci kesim için inandırıcılığı yüksek bir söz ama bir ateist söylüyorsa iki kere düşünün.
"Ekmek çarpsın"ı düşündüm bir de.
Sofralarımızın vazgeçilmezi ekmek... Şimdiye kadar kimseye çarptığını görmedim, ki ekmek çarpsa bile fazla bir zarar vermez. Ama çarpan ekmek, fırından yeni çıkmış bir pide ise vücuda yapışabilir, o açıdan tehlikeli.
"İki gözüm önüme aksın" sözü ise diğerlerine göre daha içten.
Bunu diyen adam muhtemelen haklı ve dargındır. Daha fazla sıkıştırıp kalbini kırmanıza gerek yok.
Bütün bunları düşünürken, inandırıcılığı tartışılmaz bir yemin sözüne denk geldim ki hiç şakası yok.
Eğer birisi söze "Anam avradım olsun" diye başlıyorsa o adamı yargılamayın. Çünkü normal insan böyle yemin etmez. Bu söz, üzerine fazla gidilmiş bir masumdan başkasına ait olamaz.

O yüzden siz siz olun, anam avradım olsun diyen adama inanın.

Moda tarihinde bir devrim

Sevgili giyim meraklıları, moda ikonları, hatta ikoncanlar;
Size giyim konusunda gelmiş geçmiş en büyük icat nedir diye sorsak, hemen başlarsınız yok topuklu ayakkabı yok fötr şapka diye, ama gözünüzü açıp da çevreye bakmayı bilmezsiniz.
Çünkü dönüp çevrenize baktığınızda görürsünüz ki, giyim alanında ortaya çıkmış en büyük icat "çift taraflı mont"tur.
Kıyafetin kırmızı mı?
Çevir kırmızı tarafını giy.
Kırmızı tarafına yemek mi döküldü?
Çevir siyah tarafını giy.
Normal montunu ayda bir yıkıyorsan bunu iki ayda bir yıka.

Yok böyle bir lüks.

Pokemon işi şakaya gelmez

Bu sayfa aracılığı ile tüm Pokemon hayranlarından özür dilemek istiyorum.
Yıllarca küçümseyerek baktım Pokemon'a.
"En iyi Pokemon eğitmeni olmak için çok çalışmak gerek" diyip duruyorlardı da gülüp geçiyordum, ne var ulan bunda diye.
Ama sonradan farkettim mi, Pokemon eğitmenliği zor zanaat.
Sen al o sevimli, el kadar hayvanları, birer canavara, birer ölüm makinesine dönüştürüp düşmanın üzerine sal.
Bunu yapmak yürek, inanç ve sevgi ister.

Büyük Pokemon eğitmeni Ash'e saygılarımla...

Gönülleri yakan hard disk

Bilgisayar dediğin nedir?
Anakart, işlemci, monitör vs. Yani hep fuzuli şeyler.
Ama hard disk dedin mi orda dur.
Anakartını üç kere düşünüyorsan hard diskini beş kere düşün.
Hergün kasanın tozunu almıyorsan da günde bir kere kasanı aç, harddiskine sevgi göster. Çünkü hard diskler içlerinde sevgi taşır.
Bir işlemci yanıp patlayabilir, parasını verip yenisini alırsın.
Ama harddisk yandı mı sadece kendisi yanmaz, yürekleri, gönülleri de yakar gider.

Hard diskini sev.

Issız ada ve 3 şey

Issız adaya düşünce yanınıza alacağınız 3 şey konusuna bir açıklık getirelim artık.
Yok Cenıfır Lopez'i götürürdüm, yok Bred Pit'i diyip coşmaya gerek yok. İnsan sıkılgandır, adaya ne götürürseniz götürün 1 hafta sonra kovalarsınız onu ordan.
O yüzden yanınıza bi cep telefonu, bir sürat motoru, bir de navigasyon cihazı alın da adam gibi evinize dönün.

Benden söylemesi.

Yeter be meteorolojici

Meteoroloji uzmanlarına sesleniyorum.
Yeter insanlığın içine saldığınız korku yeter.
Çıkıp çıkıp "bu kış son bin yılın en soğuk kışı, bu yaz son beş bin yılın en sıcak yazı" olacak diyip duruyorsunuz.
Oluyor mu? Oluyor ama nasıl oluyor?
Bu kış son bin yılın en soğuk kışından 0,65 santigrat derece daha soğuk oluyor, sen de çıkıp milletin içine korku salıyorsun, yok donacaksınız yok yandınız bittiniz evden çıkmayın.
Ben napıyorum, geçen bin yıl boyunca giydiğim çorabın bi kalınını alıyorum, işime bakıyorum.

Yürü meteorolojici yürü.

Uçlar dünyasında kısa bir yolculuk

Okulda sınıfa dönüp; "0.9 ucu olan var mı?" diye bağırdığında bir kızın "var" dediğini duydun mu hiç?
Duymadın tabi ki, duyamazsın da.
Çünkü 0.9 uç erkek ucudur. Kapkalın yazar, elin deftere sürtünce defteri çamura çevirir. Kızın eline yakışmaz.
0.7 de bir nevi öyledir, ama daha naziktir. 0.9'u genellikle tabiri caizse sınıfın "ayı"ları kullanır. En arka sırada oturup her türlü taşkınlığı yapan 80 kilo üzeri bu arkadaşlar "ayı" şeklinde nitelendirilir.
0.7 kullanıcıları ise iyi aile terbiyesi almış, sanata ve spora yatkın başarılı öğrencilerdir.
Sonradan sonraya çıkan 0.3 uçlar ise tam bir çıtkırıldım hassas kız ucu. Onu kullanan erkek varsa bilin ki kendisi büyük ihtimalle gay. Devlet lisesinde okuyamaz, özel okulda zorla tutunur.
Ha 0.9 kullanan kız hiç mi yok dersen; var, o da erkek döven, futbol oynayan iri kıyım kız kontenjanından.

Uçlar dünyasında kısa bir yolculuk yaptınız.

Unutmadan yazayım

Mesela büyük düşünürler var.
Nietzsche'sinden tut, Diyojen'e, adamların özlü sözleri dillere destan.
Buraya kadar sorun yok. Ben işin perde arkasındayım.
Farabi, bin yıl önce aklına şekilli bir söz geldiğinde ordan oraya nasıl koşturdu onu merak ediyorum.
Misal Mevlana; "Mum olmak kolay değildir, ışık saçmak için önce yanmak gerekir" dedikten sonra,
"Anam ne biçim laf ettim lan, hemen unutmadan yazayım, aha tükenmez kalem yazmıyor, yok kurşun da olmaz, pilotla yazayım, hani kağıt nerde..." diye telaşlandı mı telaşlanmadı mı?
Benim merak ettiğim bu.

Büyük düşünürler de telaşlanır...

Kara sevda

Sevgili Barış Manço'yu saygı ve sevgiyle anıyoruz buradan.
Çocukluğumuz onunla geçti, ustaya saygısızlık yapmam hiçbir şekilde, ama kafamı kurcalayıp duran birşey var. Söylemem lazım.
"Dışarısı buz gibi lapa lapa kar var benim içim yanıyor"
"Eksi kırk derece soğuk suda bile yüzerim inan ki"

diyorsun ya.
İnanmam Barış Abi, inanmam.
-40 derece soğuk suda yüzemezsin, donar orda su. Anca buza atlayıp ordan oraya kayarsın ki, o da kara sevdalı olduğun kızı etkileyecek bir davranış olmaz.

Ustaya tekrar saygılarımızla.