Kurt ama nasıl kurt?

Ramazanın son günüyle ilgili bir muamma var kafamda, sorup duruyorum.
Hani ramazanın son günü kurtlar kuşlar bile oruç tutarmış ya, kuşları anladık da kurtlar konusunda kafam biraz karışık.
Bahsi geçen kurt, bildiğimiz vahşi olan kurt mu, yoksa elmada, armutta yaşayan ince pis kurt mu?
Çünkü eğer ikincisi ise bu iş yalan size söyleyeyim.
Çünkü bir elmanın içinde yaşayan kurt, zeytinyağlı yaprak sarmanın içinde yaşayan insan gibidir;

Yemeden duramaz.

Felsefik bir soru

Felsefe iyidir, zihni çalıştırır, düşünme yetisini geliştirir.
Alın size felsefi bir soru; PEPSI diye birşey gerçekten de var mı? Yoksa hepsi bir yanılgıdan mı ibaret?
Çünkü hepinizin bildiği gibi kafelerin, restoranların vazgeçilmez sohbeti şu şekildedir;
- Bir hamburger alayım.
- Yanında ne içersiniz.
- Cola.
- Pepsi var efendim.
- O zaman Fruko içeyim, Yedigün içeyim, içeyim de içeyim.
Ama Pepsi içmeyeyim. Çünkü Pepsi şeker gibi, su gibi, şekerli su gibi.
Sonra kafamı çeviriyorum, insanların elinde Cola kutuları, Cola şişeleri, ağızlarında pipetler, cörkleterek içiyorlar. Elinde Pepsi kutusu tutan tek kişi ise Hülya Avşar. Onun da Pepsi'yi sadece sallayıp köpürtüp sağa sola fışkırtma amaçlı kullandığını düşünüyorum.
Yani özetle demek istediğim şu, Pepsi diye birşey tabii ki var ama Pepsi diye birşey gerçekten de var mı?

İşte felsefe budur.

Uzayda UFO görmek

UFO'ya taş atan köylüme laf ettirmem.
Hele cahil hiç dedirtmem.
Çünkü asıl cahil Amerikanın astronotu, Rusya'nın kozmonotudur.
Çünkü ne zaman bunlardan biri uzaya gidip gelse gazetelere şöyle açıklamalar yaparlar;
"Uzayda UFO görmedim". "Uzayda uzaylı görmedim".
Ben de sorarım onlara o zaman; "Uzayın yüzölçümü, nüfusu, rakımı kaç hacı abim?" diye.
Uzaya mı gittin Amasya'ya mı?
Senin gittiğin kadar yakın yerde görecek uzaylı olsa, onu teleskopla da görürdük biz zaten kanki.

Okumuşsun ama adam olamamışsın.

Enerji bilekliği kandırmacası

Aman diyeyim, gencecik beyinler kandırılıyor.
Hangi mağazaya gitsem kasanın yanında ufak bir stand, yanında renk renk bileklikler.
Neymiş; "Enerji bilekliği".
Neye yarıyormuş; "Enerji bilekliğin varsa dengede durursun, yoksa duramazsın".
Oldu yavrum.
10 sene önce de stres bilekliği vardı, özellikle emekli amcalarımız ve teyzelerimiz iyi bilir. Yıllarca stres bilekliğini taktılar, yine saçları döküldü, yine kalp hastası oldular.


10 sene sonrayı bekleyin; Uranyum bilekliği, Plütonyum saç bandı.

Edit(1 Eylül 2011) : http://www.ntvmsnbc.com/id/25246443/

Mail adresleri ve kişilik

Mail adresinden kişilik tahlili yapmak çok mümkün.
Mesela Yahoo. Öncelikle şunu söyleyim, bir insan neden Yahoo'dan mail adresi alır aklım fikrim almıyor. Hiç bir özelliği yok gibi. İsmi biraz eğlenceli diye kanıyor olabilirler. Daha çok çocuklar için sanki.
Hotmail ise onun bir üst seviyesi ama daha değişik. Ev hanımı da kullanıyor, dükkan sahibi de. Öğretmende de var apartman yöneticisinde de. Anlamak güç.
Gmail kullananlar ise karizmatik, elit insanlar. En sevdiğim mail Gmail. Çok zengin olsam bile öyle pırlanta kaplı mailler falan değil, gene Gmail kullanırdım.

Mailini söyle sana kim olduğunu söyleyim.

Hijyen konusuna objektif yaklaşmak

Kokoreç, bumbar, şırdan vs gibi içinden her türlü bok geçen sakatatı sevenlere sesleniyorum.
Şu hijyen konusuna biraz objektif yaklaşalım artık.
Evde tıkınırken elinizdeki erik tabaktan düşüp yerde biraz yuvarlanınca veya bisküvi halının üzerinde iki tur atınca hemen başlıyorsunuz; "Ay ben bunu yemem, pislendi" diye.
Sonra birgün biri gelip size "nasıl yiyorsun bu kokoreçi?" diyince bilmiş tavırlar takınıp; "Ya bunlar iyice yıkanıyor, çok iyi yıkanıyor, baya iyi yıkanıyorlar vıdıvıdı..." diye konuşmaya başlıyorsunuz.
İçinden 10 yıl bok geçmiş organı afiyetle yiyorsan, o eriği hiç düşünmeden yerden alıp yutacaksın.

Bu işler böyle.