İllet

Sevgili arkadaşlar, son günlerde farkındaysanız birlik ve beraberliğimizi tehdit eden olaylar artış gösteriyor.
Herkesi dikkatli ve sabırlı olmaya davet ediyorum.
Çünkü biliyorum ki günden güne türeyen 118'li numara reklamlarını görüp de sinirden birilerini bıçaklamamak, sağı solu bombalamamak elde değil.
Herkesi sakin olmaya davet ediyorum. Bilmediğimiz numaralar varsa bana sorun. Ben olmazsam soracak Google var, Altın Rehber var, varoğluvar.

Yeter ki 118'i aramayalım da adam gibi reklam yapsınlar.

Metin Şentürk ve espri

Sevgili Metin Şentürk, yettin gayri, usandık.
Espri anlayışını azcık geliştir artık. Ben çocukken böyleydin, kocaman adam oldum hala aynısın.
İçinde görme lafının geçtiği heryerden çıkıyorsun.
Ben böyle indirim görmedim...
Görmeden almam...
Geldim, gördüm, aldım...
Tamam kendinle barışıksın falan ama o da bir yere kadar.

Üç nokta körler derneği olsam seni kınarım.

İntihar haberleri

Zaman zaman gazetelerin üçüncü sayfalarında intihar haberleri görüyoruz.
Bunlar üzücü haberler tabi ama haberin yapılış tarzında kafama takılan bir durum var.
Gelin inceleyelim;
İntihar eden bir erkekse; "Genç yaşta canına kıydı".
İntihar eden yaşlı bir erkekse; "Yaşlı adam canına kıydı".
İntihar eden yaşlı bir kadınsa; "Yaşlı kadın canına kıydı".
Ama gel gör ki, intihar eden genç ve güzel bir kızsa başlık ne oluyor;
"Bu güzelliğe nasıl kıydın?".
Ben buna kısaca "haber editörünün terbiyesizliği" diyorum.

Hayvan herif.

Bir futbol zırvası

Futbolseverlere sesleniyorum.
Zaman zaman maçlardan önce; "sakatlıkları olan şu ve şu futbolcular ve bağırsak enfeksiyonu geçiren şu futbolcu kadroya dahil edilmedi...." şeklinde açıklamalar duyuyoruz.
Sakatlara üzülüyoruz tabi ama bağırsak enfeksiyonu geçirdiği için kadroda bulunmayan oyuncuya üzülmüyoruz değil mi sevgili futbolseverler?
Çünkü o futbolcu bilimsel olarak bağırsak enfeksiyonu geçiriyor olsa da, halk dilinde aslında "motoru bozduğu" için kadroda değil.
Yani şu an maçı tuvalette cep televizyonundan izliyor.

O yüzden olayı bilimselleştirip de durumu farklı gösterme çabalarına kanmayalım diyorum.

Seviyeli ilişki

Her fırsatta "çok seviyeli bir ilişkimiz var" diye demeç veren ünlülere sormak istiyorum; Seviyeli ilişki nasıl oluyor?
Öpüşmek var ama yanaktan mı?
Espri var ama el kol şakası yok mu?
Lakap takmak falan da mı yok?
Gündüz gezip akşam evlere mi dağılıyorsunuz?

Sürekli seviyeli ilişkiler yaşayan Hande Yener, Demet Akalın gibi büyüklerimizden bunun cevabını istiyorum hayırlısıyla.

Muhteşem Yüzyıl ve heyecanlı tepkililer

Biliyorsunuz bugünlerde halkımız çok ateşli ve heyecanlı.
Özellikle konu 'Muhteşem Yüzyıl' adlı dizi olunca.
Bir telaşla bağırıp çağırıyorlar aman tarihimiz öyle değil aman şöyle değil diye.
O kişilere sesleniyorum, madem tarih konusunda bu kadar duyarlısınız, dizilere de ilginiz var, o zaman size küçük bir hatırlatmada bulunayım;
"Bir nesil, dizi diye "Küçük Besleme"yi izleyerek büyüdü.
Şimdi hepsi manyak.
O zaman neredeydiniz tepkililer?

Muhteşem Yüzyıl yayından kaldırılıp yerine Küçük Besleme başlasın da o zaman göreyim o tepkileri.

Google da insan evladı

Google diyince akan sular duruyor.
Ne sorsanız biliyor ne söyleseniz gösteriyor.
Ama hatasız kul olmayacağı gibi hatasız gogul da olmaz.
Bu mantaliteyle yola çıkarak dün oturdum ve düşündüm, öyle birşey yazayım ki gogulun kafası karışsın, şunu mu dedin bunu mu dedin derken cevabı vermekte zorlansın, ben de teknolojiyle maytabımı geçeyim.

Zira öyle de yaptım.

Batıl inançların en dandiği

Batıl inançlı çok insan gördüm.
Merdiven altından geçemeyeni, kara kediden kaçanı...
Hepsini anlarım, kendince mantıklı nedenleri vardır.
Ama elden ele bıçak alamamak da neyin nesi?
Böyle bir batıl inancı hangi kitap yazar allaşkına?
Sofrada oturuyosun, çatalı uzatıyorsun alıyor, bıçağı uzatıyorsun almıyor.

İçinde varsa eğer, kaşıkla bile adam öldürürsün hacım.

En güzel sözler

Gene oturdum, uzun uzun düşündüm ve sonunda Türkçe'deki en güzel söz kalıbını buldum;
"Efendime söyleyeyim"
Öyle bir söz düşünün ki cümleden çıkardığınızda anlamda hiçbir eksiklik olmasın ama cümlenin tadı tuzu kaçsın.
Gelin bir örnekle zenginleştirelim;
"...ondan sonra dedim ki ben buna, bu iş böyle olmaz."
"Efendime söyleyim ondan sonra dedim ki ben buna, bu iş böyle olmaz."
Gördüğünüz gibi anlam hiç değişmedi ama cümle daha bir sıcak daha bir içten oldu.

O yüzden ara sıra konuşurken, nedensizce, efendinize söyleyin...